LeBron James Deneyimi

Enes Beşinci
3 min readJan 24, 2024

--

Uzun yıllardır pek çok sporu kimisini göz ucuyla kimisini tutkulu bir şekilde takip ederim, bu süre boyunca her genç gibi kendisine hayran olmaktan kendimi alıkoyamadığım pek çok sporcu oldu. Muhammed Ali, Michael Schumacher, Novak Djokovic, Tyson Fury, Jon Jones, Peyton Manning, Tadej Pogačar… ve daha niceleri.

LeBron James yuvasına, Cleveland’a getirdiği şampiyonluk flaması önüde.

Üstelik bu isimlerin bir kısmını canlı izleme fırsatım bile olmadı. Kulağıma gelen sadece eskilerin yarı mistik yarı gerçek hikayeleri. Çoğu zaman hayran olduğum her sporcunun hayatını okur, eski maçlarını/müsabakalarını izler, istatistiklerini incelerim. Fakat biri var ki onun benim üzerimde yarattığı etki diğer saydığım ve saymadığım pek çok sporcunun çok ötesinde. LeBron James. Kendime, onu diğerlerinden farklı kılan şeyin tam olarak ne olduğunu sormama rağmen hala net bir cevap bulamadım. Bu yazıyı yazarken bulurum belki, bilemiyorum. Tek bildiğim geceleri sırf onu izlemek için alarm kurup maçlarına kalktığım, telefonda galerime onun editlerini kaydedip izlediğim, ekşi sözlükte lige girdiği ilk yıllardaki hakkında yazılan entyleri okuduğum veya her taraftar gibi adının geçtiği formaları ve defterleri aldığım. Açıkçası ben bir basketbol fanı bile değilim hatta daha da ileri gidersek onun oynadığı maçlar hatta dakikalar hariç diğer NBA maçlarını finaller dahi olsa bile izlemiyorum diyebilirim. Geçen sene konferans finallerinden sonra bu sezonun ilk LeBron maçına kadar başka maç izlemedim. Hangi takımı desteklediğimi soranlara şakayla karışık LeBronSpor diyorum. Muhtemelen emekliliği ile birlikte benim NBA maceram da onunkiyle birlikte sona erecek. Diğerlerinden farklı olarak sadece LeBron’a boy gösterdiği spordan daha çok hayranım diyebilirim. Böylesine bir ilgi kimilerine şaşırtıcı ve hatta garip gelebilir fakat herhangi bir sporu tutkulu bir şekilde takip eden çoğu kişinin beni anlayacağını veya en azından yadırgamayacağını tahmin ediyorum.

İnsanoğlu fıtratı gereği her zaman kendisinin yaşadığı dönemi diğer dönemlerden daha özel daha önemli görmüştür. Wilt’i veya Jordan’ı izleyenler onun ne kadar muhteşem olduğundan, o zamanların çok başka olduğundan Senna’yı izleyenler onun gelmiş geçmiş en iyi sürücü olduğundan, gerçek F1'in 90'larda olduğundan hep bahsederler. Fakat galiba basketbolun bunca yıllık tarihinde ve gelecekte gerçekleşebilecek eşşiz onlarca olaya, zamanına damga vuracak onlarca oyuncuya ve takıma rağmen LeBron James’e şahitlik etmek her zaman diğerlerinden daha özel bir deneyim olarak onu izleyenlerin hafızalarından silinmeyecek. Belki de LeBron James’den bu kadar etkilenme sebebim bana başka kimselerin şahit olamayacağı bir spor mucizesine tanık olma şansını sunduğu içindir, bilemiyorum. Schumacher’i canlı izledim fakat ne izlediğimi tam olarak anlamayacak kadar küçüktüm, babamın anlattığı onu tuttuğum ve o geçildiğinde ise üzüldüğümdü. Muhammed Ali boksu bıraktığında daha doğmamıştım. Fakat LeBron James, onu canlı izliyoruz, tanık oluyoruz. Bilmiyorum belki de bu paragrafın ilk cümlesindeki o hataya bende düşüyorum.

Fakat bildiğim bir şey var ki bundan onlarca yıl sonra eğer ölmezsem muhtemelen NBA’yi takip etmeyi bırakmış hayatın acı tatlı telaşesine dalmış, yoğun bir iş günü sonrası televizyonun karşısında hanım ve çocuklarla oturmuş olacağım. Ardından erken saatlere rast gelen bir NBA maçına gözlerim takılacak, hafif uykulu gözlerle ekrana bakacağım, sahadaki çoğu ismi tanımıyorum, sonra spiker eski basketbolcu diyerek LeBron’u anacak. O an yüzümde yarım buruk bir gülümsemeyle bu eski güzel günleri hafif bir hüzünle hatırlayacağım. LeBron’u izlemenin verdiği hazzı, bende oluşturduğu hüzün, şaşkınlık ve mutluluk aklıma gelecek. Alarm kurup kalktığım geceler, soğuk yurt odasında yorganın altında izlediğim o maçlar aklıma gelecek, insanlarla girdiğim tartışmalar, gözlerim dalacak uzaklara, sadece LeBron değil muhtemelen gençliğimde gelecek aklıma o an. “Hatıralar ister tatlı ister acı olsun insana her zaman acı verir” derler, gerçekten öyle galiba. Sonra belki bir sohbet arasında “LeBron çok başkaydı” diyeceğim, Wilt’e, Jordan’e benden eskilerin dediği gibi. Çocuklarıma anlatağım LeBron’u, başkalarının bana eskileri anlattığı gibi. Beni dinlemeyecekler muhtemelen, ellerinde oyuncak veya telefon olacak, kafalarını ütüleyeceğim belki. Muhtemelen benim eskileri pek takdir etmediğim gibi onlarda LeBron’u, yaptıklarını, başardıklarını takdir etmeyecekler, ve bu döngü böyle devam edecek.

LeBron şuan 39 yaşında ve zaman onu nihayet yakalıyor. İnsanlar genelde şahit oldukları şeylerin ne kadar eşsiz olduğunu sonradan fark ederler. Fakat sanırım bu farklı, hepimiz nasıl bir anomaliye şahit olduğumuzu biliyoruz. Hatta LeBron bizleri artık bunun bir anomali olmadığına ikna edercesine performans gösteriyor.

Basketbol tarihinin bu en görkemli gösterisine ne kadar daha şahit olacağız, LeBron bizi ne kadar daha şaşırtmaya devam edecek bilmiyorum. Açıkçası bilmekte istemiyorum. Zaten bu gösteriyi bu kadar eşsiz yapan şey ne zaman biteceğini hala daha kestiremiyor oluşumuz değil mi?

--

--

Enes Beşinci
Enes Beşinci

Written by Enes Beşinci

Data Science, Formula 1, Bisiklet ve NBA hakkında bir şeyler.

No responses yet